Yeni yıl birçok belirsizlikle gelmek üzere. Hem Türkiye’de hem de Dünya’da birçok jeopolitik ve ekonomik riskle baş başayız.
Ünlü ekonomi dergisi The Economist 2019 yılı için simsiyah bir kapak tercih etti. Bu tercihi 2019 yılında görebileceğimiz savaşlar, ekonomik krizler ve bazı devletlerin yaşayacağı buhranlar olarak yorumlayabiliriz. Genellikle yaptığı öngörülerin aynı yıl olmasa da kısa vadede gerçekleştiğini gördüğümüz bu dergiyi ciddiye almakta fayda var.
2017 ve 2018’de Dünya, küresel olarak 2008 krizinden sonraki büyük büyümeler yakaladı. Yapılan analizler bazı şirketlerin borsadaki değerlerinin balon olduğunu ortaya koyuyor. Örnek olarak da 1 trilyon doları bulan piyasa fiyatlarıyla Amazon ve Apple gösteriliyor. Şu anki konjonktürde bilgi çağında olsak bile yazılım ve elektronik sektörünün bu değerleri yakalamasının mantıklı olmadığı, bu şirketlerin değerleriyle oynandığı düşünülüyor.
2018’in ikinci çeyreğinden itibaren Amerika Birleşik Devletleri hariç dünyada hızlı büyüyen bir ülke yok. Üstüne Avrupa Birliği’nden ayrılmak isteyen Birleşik Krallık (İngiltere) yüzünden hem Ab hem de Birleşik Krallık resesyon riskiyle yüz yüze.
Fransa’da yaşanan Sarı Yelekliler eylemi ve Macron’un uygulamaya çalıştığı sermaye dostu politikalar (servet vergisinin azaltılması, petrole getirilmesi düşünülen ek vergi, çiftçi haklarının kısıtlanması, esnaflar karşısında büyük sermayenin korunması) Fransa ekonomisini de olumsuz etkilemekte. Tek istisna olarak şu anda Almanya göze çarpmakta.
Avrupa Birliği’nin lokomotif ülkesi Almanya, birlikteki en büyük ortağı olan Fransa’dan daha iyi bir durumda. Bütçe fazlası vermesi, sosyal hakların fazlalığı gibi olgular bu ülkenin kısa vadede fazla zarar görmeyeceğini ortaya koyuyor.Almanya için şu anda tek korkulan senaryo şansölye Merkel’in koltuğunu kimin devralacağı… Göçmen karşıtı, ulusalcı politika izleyecek adayın kazanması Almanya’nın da büyümekte zorlanacağı, diğer Avrupa Devletleri gibi küçüleceği öne sürülüyor.
Amerikan Merkez Bankası (FED) tarihinde çok görülmemiş bir şekilde Amerikan Başkanı Trump ile gelecek planlaması konusunda fikir ayrılığına düşmüş durumda. Fed faizlerin artırılmasını isterken Trump büyümeyi olumsuz etkileyeceği için faizlerin artmamasını hatta daha da düşürülmesini istiyor.
Fed hem faiz artırıyor hem de bilançosunu azaltıyor. Dünya’da “bol para” devrini kapatmak istiyor. 2008 krizinden sonra parasal genişleme uygulayarak dünya ekonomisinin hızlanması için müdahalelerde bulundu Fed. Bunda da gerçekten çok başarılı oldu. Hem Abd hem de gelişmekte olan ülkeler tarihlerinde görülmemiş büyüme rakamlarına ulaştılar. Ancak deniz bitti. Bol paranın olmaması, doğal kaynakların azalması özellikle gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkiliyor. Bu ülkeler Amerikan faizleri yükseldiği için yüksek faizlerle borçlanıyorlar. Hem faizler hem de ülkelerin risk primleri yükseliyor.
Sıcak ve bol paraya ulaşamayan bu ülkeler büyüyemeyeceği için işsizlik ve enflasyon artacak, yaşam koşulları düşecek insanların. Tüketmeye alışan, üretimde geride kalan ülkelerde “sarı yelekliler” gibi eylemlerin başlama ihtimali yükseliyor. Devletler sıcak paraya ulaşamayacağı için vergileri artırma yoluna gidecekler.
Beklenen küresel durgunluk hatta kriz geldiğinde siyasi gücünü kaybetmek istemeyen hükümetler popülist uygulamalara bulaşacaklar. Sorunun çözümüne yönelik olmayan, günü kurtarmaya çalışan uygulamalar devletlerin hem orta vadede (5-10 yıl) hem de uzun vadede çözüme ulaşamayacaklarını gösteriyor. Siyasi çıkar uğruna daha doğmamış çocukların geleceği ipotek edilecek ve kısır döngüde bu devlet sorunu çözemeyecek.
Amerika- Çin ticaret savaşı şu anda askıda gibi görünüyor. Tarafların 2018’de birbirlerine uyguladıkları vergi zamları bir güç mücadelesi, soğuk savaş olarak değerIendirilebilir. Bazı araştırmalara göre getirilen vergi zamları yüzünden dünya ekonomisi 2018’de binde 7 (yüzde 0.7) daha az büyüyecek. Kanımca bu ticaret savaşı dünyada yaşanması muhtemel gerginliklerden, isyanlardan daha az etkili olacak 2019’da.
Büyük merkez bankalarının faiz artırmanın yanında bilançolarını da küçültmeye başlamaları finansman arayan devletler için olumsuz bir durum. Önce FED, sonra da Avrupa Merkez Bankası 2019’da hızlıca piyasadaki fazla parayı ülkelerine çekecekler. Cari açık veren, tasarruf oranı düşük ülkeler bu duruma iyi hazırlanmadılarsa 2019’da büyük sorunlar yaşayacaklar.
Sonuç olarak Dünya ekonomisinin 10 yıldır düzenli olarak büyümesi, küresel çapta beklenen riskler bize 2019’un zor geçeceğini gösteriyor. Dünya borsalarının büyük düzeltmeler yapması şirketlerin karlarını ve büyümelerini olumsuz etkileyecek.
Yazılım ve bilişim sektörünün geleneksel sanayi sektöründen fazla büyümesini anlamdıramayan analistlere göre 2019’da bilişim sektörü daha olumsuz etkilenecek. Daha yavaş büyüme, daha az gelir artışı, zamanında yapılmayan tasarruflar tüketicileri de olumsuz etkileyecek ve daha önceden yapabildikleri lüks harcamalara ket vuracaklar. 2019 tüm dünyanın büyümeden taviz vereceği, işsizlik ve enflasyonla mücadele edeceği bir yıl olarak geçecek gibi duruyor bugünden bakıldığında.