İstanbul Ataşehir’de bulunan benim ve ailemin yaklaşık 7 senedir her sene en az 1 kez gittiğimiz, nefes aldığımızı hissettiğimiz yer Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi. Burası yürüyüş alanları, piknik yapılabilecek bölümü, daha önce hiç görmediğimiz bitkileriyle bizde İstanbul’da da şehir parkı yapılabilirmiş düşüncesini oluşturuyor. 1995’te yapımına başlanan eski fotoğraflardan da görüleceği üzere Ataşehir henüz bir dutlukken hatıra parkı yapalım düşüncesiyle başlanan bir yer burası. Ali Nihat Gökyiğit Vakfı tarafından yaptırılan bu bahçeye yaya olarak giriş ücretsiz, araçla gelirseniz cüzi bir miktarda otopark ücretini ödeyeceksiniz. Ama nasıl gelirseniz gelin burada rahatça nefes alabilir, yeni bitkiler,ağaçlar hakkında bilgi alabilir, çocuklarla hoş vakit geçirebilirsiniz.
Burası İstanbullular için bir nefes alma noktası olmasının yanı sıra, bir araştırma, eğitim ve öğretim merkezidir. Öyle ki yıl içinde çeşitli etkinliklerle insanlara doğa sevgisinin aşılanması amaçlanıyor. Örneğin baharda ünlü Sakura Çiçeği etkinliği düzenlenip bu muhteşem güzellikteki çiçekler toplanıyor. Yıl boyunca meraklı arkadaşlar için botanik kursları düzenlenip herkesin kendine göre bir hobi edinmesi amaçlanıyor.
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi daha önce hiç gelmeyenler için bir ütopya olarak gözüküyor. Çünkü hemen yanı başında koca koca binalar, 2 tane otoyol var ve insanlar burada bu güzel doğanın korunabileceğini ilkin düşünemiyorlar.(Bu düşüncede olanlardan biri de bendim ta ki gidip görene kadar.) Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’ne ulaşımın da elverişli olduğunu bu vesileyle belirtmek isterim. Ataşehir’in simge yapılarından olduğu hem de Ataşehir’in merkezinde ve Mimar Sinan Camii’sine yakın olduğu için buraya yaklaştığınız anda herkesin size yardımcı olabileceğini belirteyim.
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi 8 ada içeriyor ve hepsinin farklı bir teması var. Bu adaların isimleri:Merkez Ada,Ertuğrul Adası,Mesire Adası,İstanbul Adası,Arboretum Adası,Meşe Adası,Anadolu Adası,Trakya Adası. Temalarına örnek vermek gerekirse Ertuğrul Adası 1890 yılında gittiği Japonya’dan dönüşte, fırtınada batan Ertuğrul Fırkateynindeki 527 denizcinin anısına dikilen anıta ithafen adlandırılmıştır; Trakya Adası Anadolu Adası’nın kuzeybatısında olduğu için bu ismi almıştır. Arboretum Adası’nda ise Türkiye’nin doğal odunlu bitkilerinin tümünün bir araya getirilmesi amaçlanmıştır. Buraya geldiğinizde her adayı detaylıca gezmeli, acıktıkça Mesire Adası’nda yanımızda getirdiğimiz yiyecekleri yemeli ve bol bol yürümeliyiz.
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde bir adayı seç deseler galiba duygusal bir tercih olarak İstanbul Adası’nı seçerim. Türkiye’nin simgesi olmuş 3 Boğaz Köprüsü, Kız Kulesi gibi eserlerin maket halleri, konferans – seminer düzenlenen amfi tiyatrosu, havuzu ile burası diğer adalardan benim gözümde ayrılıyor. Ek olarak 18. yüzyıl Eski Konak Bahçesi, Mahalle Çeşmesi ve Ahmet İnan Seyir Terası ile otantik bir doku da yakalanmış burada. İstanbul’un 7 tepesini simgeleyen yapılarla bu şehri güzelce anlatmaya çalışmaları da dikkate değer. İstanbul’un endemik ( o yöreye özgü bitki anlamına geliyor) bitkilerinin araştırıldığı ve korunduğu bir ada burası. İstanbul hakkında hem biraz tarih hem de botanik olarak bilgi alabileceğimiz kendine özgü bir ada olarak muhakkak ziyaret edilmesi gerekiyor bence.
İstanbul Adası Manzaraları
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi şehrin karmaşıklığından kaçmak, yeni bitki ve hayvan türleri öğrenmek, hoşça vakit geçirmek için gidilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Çocukların serbestçe doğada oyun oynayabileceği, yeşille buluşabileceği, bitki ve hayvanları tanıyıp bilgi alabileceği başlıkta da belirttiğim gibi çöldeki vaha gibi bir yer. Bu vahayı giden herkes korumalı,kirletmemeli,gelecek nesillere sağlıklı ve temiz bir çevre olarak bırakmalıdır.