Edirne’yi çoğumuz Mimar Sinan’ın ”ustalık eserim” dediği Selimiye Camii ile biliyoruz ve en çok orayı gezmek istiyoruz. Yurt içi gezilerine fazla zaman ayıramayan gezginler olarak çoğu şehri bir paket halinde düşünüp rotamızı belirliyoruz. Edirne’yi de öyle planlamakta fayda var. Görülecek yerler; Selimiye Camii, Kırkpınar Er Meydanı, Üç Şerefeli Camii, Karaağaç, Sarayiçi Balkan Savaşı Şehitliği olarak belirtilebilir. Elbette bu sayım Edirne’yi bilenler için az gözükecektir ama bence önemli yerler bunlar ve kesinlikle görülmeleri gerekiyor.
Edirne’ye yazın Kırkpınar Güreşlerinin yapıldığı zamanda gitmekte fayda var. Neden derseniz sizin gibi birçok turist hem şehri geziyor hem de stadyumda güreş mücadelelerini izliyor ayrıca şehir o dönemde panayır haline geliyor ve cıvıl cıvıl oluyor. Hatta hiç unutmam Cuma namazında Selimiye Camii’nde güreşlerin olduğu hafta olduğu için yer kalmamıştı. Şehrin ekonomisi güreş zamanı inanılmaz şekilde hareketleniyor. Edirne’nin medarı iftiharı ”ciğer tava, badem ezmesi” etraftaki dükkanlarda denenebilir. Gelmişken Aydın Tava Ciğercisi’nde ciğer tava yemenizi öneririm, kısa sürede kızartılıp hazırlandığı ve yağı da süzüldüğü için fazla rahatsız edici bir kokusu olmuyor. Badem ezmesi ise üretimin azlığı ve turizm sezonu olduğu için biraz pahalı, kilo ile almak hayal.
Edirne’ye gelmişken Karaağaç’a uğramanızı tavsiye ederim. Karaağaç’ı önemsememin nedeni devletimizin tapu senedi olan Lozan Barış Antlaşması ile ilgili. Burası Türkiye Cumhuriyeti’nin “suyun öte yanında” kalan tek toprak parçası, buraya Tunca köprüsü ve Meriç köprüsü geçildikten sonra sağa dönülerek yaklaşık 2 km’lik Arnavut kaldırımlı bir yoldan geçilerek varılır. Burayı anlatması biraz farklı, neredeyse Edirne şehir merkezi kadar görülmesi gereken yer var. Tarihi taş köprülerden geçilerek ulaşılması, Lozan Caddesi, köy evleri, Hacı Adil Bey Çeşmesi ve benim asıl ilgimi çeken ciğer tavanın yanında kızartılarak servis edilen ”meşhur acı sivri biberi”. Buraya gelip ya kuru halde ya da sıvı halde sos haline getirilip şişelenmiş biberlerden almanızı şiddetle öneririm.
Tecrübelerim ve şahsi fikrime göre Edirne şehir merkezi gezilip görülmeli ama sınırların dışına çıkılıp kesinlikle Karaağaç’a bir şans verilmeli, tarihi öğrenilmelidir.Edirne tipik bir Osmanlı başkenti olarak tanımlanabilir: Büyük bir cami, onun alışveriş bölgesi olarak tabir edebileceğimiz ”arastası” , tarihi köprüleri, kervansarayları ile küçük bir İstanbul olarak düşünebilirsiniz. Meriç ve Tunca nehirlerini görüp Yunanistan sınırımız hakkında bilgi alabilirsiniz. Bu nehirlerin yanında her keseye hitap eden restoranlarda yemek yiyebilir , doğanın sesini dinleyebilir, temiz hava alabilirsiniz.
Edirne gibi diğer Türkiye gezilerimi görmek için tıklayabilirsiniz.
1 thought on “Mimar Sinan ve Kırkpınar: Edirne”
Comments are closed.