İlk yazımda şehrin batı tarafındaki Sazova Parkı ve çevresini anlatmıştım. Şimdi şehrin merkezi ve daha eski yerlerinden bahsedeceğim.
Şehrin öteki tarafındaki Sazova’yı uğurlayıp Tarihi Odunpazarı Evleri ve Meşhur Hamamyolu’nu gezdik. Safranbolu gibi estetik görünüme sahip bu evler eski Eskişehir’i bize hatırlattı. Şu anda çoğu ev restore ediliyor ancak havanın iyi olduğu zamanlarda gezilmesini muhakkak öneririm.
Odunpazarı’ndaki Balmumu Müzesi gezilmeden Eskişehir gezilmiş olmuyor (artık). Tam biletin 14, öğrenci biletinin 7 lira olması büyük bir nimet.
Müzenin bölümlere ayrılması ve bölümlerin güzel planlaması gezerken insanı hiç yormuyor. Yakın dönemdeki etkili yazarları, bilim insanları, siyasetçiler, sporcular genellikle asıllarına uygun kalıplanmıştı.
Yılmaz Büyükerşen’in de heykel yapım sürecinde yer alması biziheyecanlandırdı. Özellikle Atatürk’ü yaparken harcadığı çaba görülmeye değermiş.
Balmumu Müzesi’ni gezdikten sonra meşhur Hamamyolu’na uğradık. Burası birçok alışveriş mağazasının olduğu, yerel halkın güzel havaları değerlendirdiği hoş bir cadde. Çocuk parkları, geniş caddeler ne kadar kalabalık olursa olsun burayı da gezilir kılıyor.
Hamamyolu ve Adalar Bölgesi öğrencilerin uğrak yerlerinden bazıları. Porsuk Çayı’nın kollara ayrıldığı yerlere bölge halkı Adalar ismini vermiş. Üstündeki köprüler ve çaya yakın oturma alanları muhabbet etmek, konuşmak isteyen kişilerin meskeni olmuş. Havaların iyi olduğu zamanlarda Venedik gibi Gondol ve Bot turları muhakkak yapılması gereken etkinliklerdenmiş.
Bu kadar gezdikten sonra Akşam yemeği için buraya özgü Balaban Kebabı deneyebilirsiniz, ancak şöyle bir sorun var: Bu kebabın mucidi restoran Pazar günleri çalışmıyor. ilkin saçma bulsam da yerel kalmak ve kaliteyi devam ettirmek için bu kararı saygıyla karşıladık. Biz de burada adım başı olan Kokoreç ve Uykuluk yedik. Öğrenci kenti olması mı, İzmir’e yakın olması mı Eskişehir’in bu kadar sakatata meraklı olmasının sebebi anlayamadık. Sonuç olarak burada Balaban Kebabı ve Sakatat çeşitleri denenmesi gereken lezzetlerden tabi ki Pino’dan sonra 😀
Gezinin son gününde şehrin biraz dışında olan ancak çok merak ettiğim Eskişehir Kentpark’ı gezdim. Burası ailecek gelinebilecek, nefes alınabilecek, spor yapılacak muhteşem bir park .
Kentpark sahip olduğu yapılarla dikkat çekiyor. Örneğin Deniz olmayan bu şehirde bir PLAJ var. Kumu, suyu, havuzuyla denize giriyor hissi yaratması bile bu parkın güzelliklerinden. Yazın sıcaktan bunalan gezginler değişmediyse 15 liralık ücret karşılığında plaja girebilirler. Kentpark’taki devasa gölet üzerinde deniz bisikletine binebilir, ördekleri besleyebilirsiniz.
Kentpark ve şehir merkezini daha derinden anlattığım ile (Eskişehir ile ilgili son yazım) çok yakında…