Zeugma’yı gezdikten sonra tekrar Gaziantep şehir merkezine geldim. Hafta içi olması nedeniyle yerel halkın yoğun olması, turistlerin az olması dikkatimi çekti. Bir de en çok dikkat çeken durum tabi ki şehrin aldığı yoğun Suriyeli göçü. Çarşının 5 dakika uzağında, genelde gecekondularda Suriyeliler yaşıyormuş. Bunu gezerken gözlemledim. Yani herkesin bildiği Gaziantep portresi sadece küçük bir bölgede, müzelerin ve çarşının olduğu yerde korunmuş.
Gaziantep’te 2. Günde beğendiğim müzeleri tekrar gezdim. Sizlere de önerim hızlı hızlı gezdiyseniz sakince tekrar gezmeniz bazı müzeleri. Örneğin Oyun ve oyuncak müzesi, Atatürk Anı Müzesi tekrar gezilmeyi hak ediyor.
Gaziantep’te herkesin yememi önerdiği şey tabi ki Kebaptı. Ben burada daha önce denemediğim bir usulde Kebap yedim.
Gaziantep’e her köşede yerel fırınlar bulunuyor. Burada yöresel ekmekler, kebapların sarıldığı pideler, Lahmacunlar, peynirli börekler yapılıyor. Ek olarak kasaplardan gözünüzle seçtiğiniz ve ustanın o anda kesip kebap haline getirdiği etleri fırında pişirebiliyorsunuz. Ben de kasaptan Zırh kıyma ve Kuzu eti kestirip yakındaki fırında pişirttirdim. Gerçekten etlerin tadı güzelmiş.
Benim yaptığım usulü tercih etmeyenler çarşıda bulunan birçok kebapçıdan kıyma, kuşbaşı, patlıcanlı kebap yiyebilir.
Gaziantep diyince Şanlıurfa ile büyük çekişme hâlinde olan Lahmacun da akla geliyor. Şanlıurfa lahmacununda et tadı daha yoğun, soğanlı ve daha az sebze oluyor. Gaziantep lahmacunu ise farklı. Sebzesi, sarımsağı çok yoğun, et oranı daha az. Daha hafif ancak aromatik. Yeni tatlar için Gaziantep lahmacunu iyi bir seçenek olabilir.
2 günlük Gaziantep gezimden sonra Adana’ya geçtim. Adana yazılarım da çok yakında burada olacak…