Venedik gondolunu herkes bilir ve gelen herkes binmek ister. Ben konuya 2 farklı yönden yaklaşacağım. Öncelikle gondol gezisi kısa sürüyor ve rehber vs. yoksa fazla bir şey anlamadan kanalların içinde bir tur atıyorsunuz. Diğer yandan farklı bir deneyim ve farklı kültürden insanlarla aynı gondolu paylaşabilir, kaptanla muhabbet edip hoş vakit geçirebilirsiniz. Kendimden bahsedersem kaptanla Türkiye hakkında muhabbet etmeye çalıştım ve bildiği Türkçe kelimeleri sordum ve bir an şaşırdım. İlk söylediği kelime Trabzonspor oldu, oradakilere selam olsun. Sonra ”baklava, kebap, İstanbul, Fenerbahçe, Erdoğan” diyerek devam etti, muhabbeti biraz daha uzatmaya çalıştık ama nerdeyse gezi bitmişti.
İtalya’nın Venedik gibi bir başka şirin yeri olan Verona yazımı okumak için tıklayabilirsiniz.
Vendik’te 400 den fazla köprü var ve şehir tam bir labirent, kesinlikle aynı yere tabelalara bakmadan ulaşamıyorsunuz. Burada en yakın yardımcımız San Marco Meydanı tabelası olmalı. Bu tabelayı takip edip ana girişe geri dönebilirsiniz.
Rialto Köprüsü
Anakaradan Venedik merkeze vapuretto denilen 30-40 kişilik teknelerle ulaşılıyor bu tekne ile Adriyatik Denizi’ni aşıp şehir merkezine ulaşıyoruz. Meydanda yine büyük br katedral karşımıza çıkıyor ve bu meydan da inanılmaz kalabalık ama en azından büyük diyerek rahatlamaya çalışıyoruz. Rialto Köprüsü’nü aşıp fotoğraf çekiyoruz tüm turistlerin yaptığı gibi. Venedik’te önünde her daim sıra olan ücretsiz kilise,galeri görülebilir zamanınız varsa.
Venedik’te yemek konusuna gelince burada Milano gibi korkulacak bir durum yok baştan söyleyeyim. Öncelikle ucuz yollu bir süpermarketten istediğiniz içecek, aparatif alabilirsiniz. Sıcak yemek olarak elde makarna yapılan, siz sipariş verdiğinizde taze taze pişirilen lezetli makarnalarla yemek yiyebilirsiniz. Fiyatları öğrenince inanın çok şaşırdık: Taze makarna ve yine Türkiye’dekinden büyük porsiyon 5 eurodan başlıyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise içeceklerin lokantalarda biraz daha pahalı olması. Örneğin kutu kola 2.50 euro, su alırsanız ücretli gibi, bunlara dikkat ettiğinizde Venedik gibi bir şehirde bir öğünü 6-8 euroya çok rahatlıkla tamamen tok olarak geçirebilirsiniz.
Venedik’in benim için en gizemli ve kimsenin bilmediğini düşündüğüm yanı ise devasa tren hatlarıyla İtalya’ya bağlanmış olmasıydı. Bu fotoğrafı çektiğimi kimse görmemişti ve bunu anlattığımda herkes inanılmaz şaşırmıştı. Bu kadar denize yakın olan, kanallar sayesinde milyonlarca turist alan bu şehir boş durmamış bir de trenlerle ülkeye bağlanmıştı. Gerçekten ilham verici ve raylı taşımacılığın önemini bir kez daha gözler önüne seren bir durumdu.